Ali Saydam

Skandal Simülasyonu – Ali Saydam

Düzen popülizmi kendini yeniden-üretebilmek noktasında skandal kategorisine sarılma taktiğini oldukça sık kullanmaktadır. Baudrillard’ın “Simularklar ve Simulasyon” eserinde göz attığı bu yönelimi güncel yansımalardan okumak, düzen popülizminin kurduğu suni dengeyi sarsma noktasında işe yarayabilir. Hangisi Skandal? Teşhir ve Şeyin Buharlaşması Baudrillard, düzenin skandalları gizlemeye çalışmaktan skandal sayılanların aslında skandal olmadıklarını gizlemeye [Devamını Oku…]

Statükoculuk ve hudutlar – Ali Saydam

Yan yana gelmeliyiz ama neden? Zayıf olduğumuz için mi? Mevcut veya klasik yan yana gelme metotları ortaya ‘güçlü’ bir odak çıkartabilecek yönlere sahip mi? Güçlülük nicel ve nitel koordinatlı bir parabolün ne yanına düşer? Açıkçası klasik birleşik mücadele formları (ittifak değil) öznelerin nicel toplamları seviyesinde bir ‘güçlülük’ yaratmaktan dahi uzaktır. [Devamını Oku…]

Yağmacılık ve Öncülük – Ali Saydam

Floyd’un katledilmesi birikmiş hoşnutsuzluğu tetikledi. Ezilenlerin öfkesi kızgın bir sel gibi önüne kattı her şeyi. Gösteri ve tüketim toplumunun sembollerini yaktı, yıktı. Filmlerindeki zekâ ve karizmasından bir hayli uzak olan “güncel” Batman, göğe yansıtılmış imdat çağrısını bir süre göremedi, çünkü sığınağında ecel terleri dökmekle meşguldü… ABD’nin egemenleri kritik momentlerde aciz [Devamını Oku…]

Masumiyet-Mağduriyet-Meşruiyet diyalektiği – Ali Saydam

Çelişkiler kesinleşmekte, suni denge kırılganlaşmaktadır. Düzen siyasetinin muhalefetteki kesimi, bir yandan kitlelerdeki hoşnutsuzluğu derleyip toparlayarak kendi iktidar yürüyüşüne eklemlemeye çalışıyor, diğer yandan ise hoşnutsuzluğun yarattığı sıkışma halinin, düzen-dışı infilaklara dönüşmemesi için elinden geleni yapıyor. İdeolojik bir operasyon hali mevcut… Mücadelenin kendisi, mağduriyet-masumiyet-meşruluk triosundan müteşekkil ideolojik bariyerler arasında ehlileştirilmek, eritilmek isteniyor. [Devamını Oku…]

Ezilenlerin afyonu olarak bilim – Ali Saydam

Zizek, “… bilim ve din yer değiştirmiştir” der. Her ne kadar “bilimin kendisinden” değil, “bir ideolojik kurum olarak işleyişinden” bahsediyoruz desek de, “bilimin kendisi” denen şeyin çoktan buharlaşıp buharlaşmadığı da ayrı bir tartışma. Din dediği de, esasen “egemen dinden” ibaret. Korona virüs süreci bir tablo ortaya çıkarttı. Bu tabloda “bilim” [Devamını Oku…]