İsmail Güldere, Umut Yazıları

Türkiye yüzyılı: AFAD yok, Hükümet yok! Hükümet istifa, halk iktidara! – İsmail Güldere

Maraş merkezli yaşanan depremin yarattığı yıkıntının, kayıpların, ölümlerin acısı her saniye bütün gerçekliğiyle çoğalıyor. Deprem sonrası oluşan enkaz görüntülerinden daha beter olanı o enkazı kaldırmak için gerekli hiçbir acil durum müdahale altyapısının yeterli düzeyde olmaması ve sağlanamaması oluşturuyor.  Güncel olarak geçen haberlerde Hatay başta olmak üzere, bir çok il-ilçe, köy-kasabaya ilk yardım ve kurtarma ekibi gönderilmiş ya da ulaşabilmiş değil… Bu durum elbette yeni değil! 99 Gölcük depreminden bugüne yaşanan tüm deprem, sel, çığ gibi afet olaylarında yaşanan acı gerçeklik, yönetenler için kaderden, fıtrattan sayılıyor.
 
AKP-MHP faşizminin 2023 seçim propagandalarının ana başlıklarını oluşturan yollar, köprüler, hastaneler, havaalanları hepsinin yerinde soğuk yeller esiyor. Deprem vergilerinin nasıl da çök(ül)tüğü ortada duruyor. Çok övündükleri AFAD, ondalık sayılarla, yetersiz teknik ekipmanla yıkılan binalara müdahalede yetersiz, görüntüden ibaret kalıyor. Tüm ajans haberlerinde yıkılan binalardan daha yüksek, oluşan enkazlardan daha büyük bir iktidar fiyaskosu görünüyor.
 
Faşist Erdoğan’ın iktidarı Maraş, Antep, Diyarbakır, Adıyaman, Adana… ve Hatay’da yerin yedi kat altına çökmüş bulunuyor. İşte yeni Türkiye’nin artık gerçekliğini bu durum oluşturuyor. Erdoğan’ın güçlü Türkiye’si enkaz altında can çekişiyor. Deprem gününe kadar savaş planları yaparak tekrar iktidarı kazanma peşinde koşan Erdoğan’ın artık gerçek anlamda bir iktidarı bulunmuyor. Bu durumda ne seçim ne de savaş yürütme gücü kalmayan Erdoğan iktidarının tek dayanağı OHAL ilanı ile iktidara zorla tutunmak oluyor. AKP-MHP faşist iktidarı yapılan deprem uyarılarını dikkate almayarak, iktidara geldiği dönemden bugüne parasını yediği inşaat sektöründe halk için tek sağlam konut inşa etmeyerek zemin olduğu yıkımda binlerce insanın hayatını kaybedişinin, on binlerce insanın yaralarının üstünü OHAL ile kapatmak istiyor.
 
AKP-MHP faşist iktidarı ile halk arasında onarımı mümkün olmayan bir fay hattı kırıldı.
Hükumet İstifa, Halk İktidara!
 
Bu slogan gerçekliğini hiç bu kadar yakalamamıştı. Deprem bölgelerinde yaşanan yıkımın boyutları ve Saray erkanının tüm tedbirsiz, lakayıt, yetersiz açıklamaları iktidarın AKP-MHP faşist çöküntüsünün elinden alınmasının zorunluluğu gösteriyor. Bazı bölgelerde halk doğalında bazı sosyal yardımlaşma gruplarının ve sosyalist örgütlerin desteği ile kendi arama kurtarma ekiplerinden oluşan yerel yönetimlerini kurmuş bulunuyor. Bunların sayısını çoğaltmak başta olmak üzere doğrudan inisiyatifi AFAD’ın, AKP’nin elinden alan merkezi yönetim örgütlenmesi kurmak gerekiyor.
 
İlk olarak AFAD’ın kendi dışında yardım götüren güçlerin desteğine izin vermeyeceği açıklamasına paralel olarak Halk Afet Merkezi’nin ilanını gerçekleştirmek ve bunu merkezi bir koordinasyon çevresinde örgütlemek, ikinci olarak deprem bölgesine dayanışmayı örgütlemek ve Erdoğan iktidarını teşhir etmek amacıyla depremden etkilenmeyen kent merkezlerinde stantlarla çalışmalara başlamak, ikinci olarak iktidarın üs merkezlerine(bakanlıklar, valilikler, il başkanlıkları vb.) yürüyüş çağrıları yaparak kitleleri Hükümet’in istifa etmesi için ayaklandırmak, üçüncü olarak bu çağrı ve stant çalışmalarını engellemeye çalışan kolluk kuvvetlerine karşı direniş barikatları kurmak ve iktidardan istifa etmediği takdirde Erdoğan’ı zorla devirmek…
 
En geniş halk kitlelerini hem depremzedelerle dayanışmak için seferber ederken hem de bu depremden daha fazla halka zararı dokunan AKP-MHP faşizmine son vermek için ayaklandırmak gerekiyor. Başta devrimciler olmak üzere, toplumsal mücadele dinamiklerine düşen sorumluluk bilincini bu maddeler düzeyine yükseltmek gerekiyor.
 
Sayıları sınırlı olan devrimci güçlerin deprem alanlarına giderek yürüttükleri devrimci dayanışma örnekleri çok kıymetli olmakla beraber görevleri, onlardan beklenen daha geniş halk kitlelerini bu mücadelenin içine katabilecek mücadeleyi örgütlemeleridir.
 
Hem depremden zarar gören halklara en yüksek düzeyde barınma, sağlık ve gıda yardımlarını örgütlerken hem de AKP-MHP faşist iktidarına son vermek gibi ikili bir görev açığa çıkmaktadır. Bunu en etkili, en güçlü şekilde örgütlemek için en acil şekilde birleşik mücadele güçleri yan yana gelmelidir. Türkiye ve Kürdistan halklarının ortak acısını dindirecek olan tek yol birleşik mücadeledir.

Paylaşın