Doğan Adalı, Umut Yazıları

Burjuva propagandasına karşı: Sosyalist propaganda – Doğan Adalı

Kapitalist sistem feodalizmin bağrında egemenliğini inşa ederken aynı zamanda onun mezar kazıcısı olan işçi sınıfı da tarih sahnesinde yerini almaya başlamıştı. O zamana kadar ütopik olan sosyalizmin bilimsel bir niteliğe kavuşturulması da bu somutluk sayesinde mümkün olmuştu.

“Bilimsel sosyalizm, bu eşitlikçi, düzene muhalif akımların içinden doğmuş ve Marksizm, o güne kadar bir özlem ve ütopya olan sosyalizmi, maddi temellerine oturtmuştur. Varolan kapitalist toplumun bilimsel bir çözümlemesine dayanarak, sınıfları ortadan kaldırabilecek ve böylece eşitliği, özgürlüğü, insanlığın kurtuluşunu gerçekleştirebilecek tek güç olarak işçi sınıfı hareketine işaret etmiştir. Komünist Manifesto ile politik programatik açıdan kendini ilan eden, Komünistler Birliği ile de örgütsel biçimini alan komünizm, 1848’lerdeki burjuva demokratik devrim hareketleri içerisinde kendi sınıf mücadelesini yükselten proletarya hareketinin sınıf bilinçli, bağımsız kimliğini kazanmasının ifadesi olmuştur.” [1]

Bilimsel sosyalizmin işçi sınıfının dünya görüşü olduğunu ortaya koyan Marks ve Engels işçi sınıfının da bilimsel sosyalizmin maddi toplumsal gücünü oluşturduğunu tezleri ile kanıtlamışlardır. Sosyalizmin Marks ve Engels tarafından bilimsel bir niteliğe kavuşturulması ile birlikte ortaya çıkan bir sorun ise sosyalizmi, maddi toplumsal temelini oluşturan işçi sınıfıyla buluşturma sorunu olmuştur. İşçi sınıfı ile sosyalizmin buluşması devrimci parti-örgüt zemininde sağlanmadan ya da sosyalist parti işçi sınıfı ile buluşmadan kapitalizm ile nihai hesaplaşmanın, devrim ve sosyalizmin mümkün olmadığını hem teoriden hem de yaşanan sınıf mücadeleleri tarihinden biliyoruz. Bu buluşmada ise en önemli rollerden birini sosyalist propaganda oynar.

Sosyalist propagandanın öneminin ortaya çıktığı ikinci bir konu ise burjuva ideolojisinin hakimiyetinin kırılması noktasındadır. Bugün reel sosyalizmin yenilgisi sonrası sınıf mücadelesinin gerilemesi, egemen ideolojinin saldırılarının tırmanmasını, diğer yandan bu saldırılara tepkinin milliyetçi, dinci, liberal akımların peşine takılmanın zeminini oluşturmasını sağlamaktadır. Var olan sorunları ağırlaştıran, mücadele koşullarını giderek daha da geriye çeken bu kısırdöngünün kırılabilmesinin olanağı işçi sınıfının mücadelesinin gelişmesi, yükselmesi ve politik gelişmeleri, yönelimleri belirler hale gelmesidir. Bu noktada da sosyalist propaganda önemli bir yer tutmaktadır.

Sosyalizmi ütopik ya da bir ideal olmanın ötesinde somut bir tarihsel süreç olarak gerçekleştirebilecek tek devrimci sınıfın işçi sınıfı olduğu kabul edildiğinde, işçi sınıfı ile sosyalizmin birleşmesinin sağlanabilmesinin proletarya sosyalistleri için önemi tartışılmazdır. Sosyalistler için olduğu kadar bu konu egemen sınıf burjuvazi için de çok önemlidir. Burjuvazi, işçi sınıfının kendisini iktidara taşıyacak olan dünya görüşüne ulaşmasını engellemek, sınıfın eşsiz yıkıcı gücünün açığa çıkmasını önlemek için hep bir karşı saldırı durumundadır. Çünkü sosyalizmin maddi toplumsal gücüne kavuşmasının kendileri için mezarlarının kazılması anlamına geldiğini gayet iyi bilmektedirler.

Rosa Luxemburg’un “ya sosyalizm ya barbarlık” öngörüsü bütün fütursuzluğu ile kapitalist barbarlığın yayılması şeklinde sürüyor ülkede ve tüm dünyada. Burjuvazinin karşı saldırılarını aşarak, etkisiz hale getirerek uygun bir yöntem ve dil ile sosyalizmi geniş propaganda ile sınıfa taşımayı, ulaştırmayı başarmak zorunludur. Sınıfın en temel sorunlarından siyasal gündemlere, uluslararası gelişmelerden toplumsal olaylara kadar her konuyu uygun yöntem ve dil ile kapitalizmin teşhir edildiği etkili bir sosyalizm propagandası haline getirmeliyiz.

Sınıfın gündeminde olan güvencesizlik, uzun ve kötü çalışma koşulları, düşük ücretler, asgari ücret, sendikalaşma, eğitim, sağlık, konut sorunu, işsizlik, yoksullaşma, savaşlar, bölgesel çatışmalar, çevre sorunları, kadın cinayetleri vb. sorunlar, sömürü düzenini etkili bir şekilde teşhir etmek için sonsuz olanaklar sunmaktadır. Tabi ki teşhir tek başına yeterli olmayacaktır hiçbir zaman. Teşhir ile birlikte sorunları her gün yeniden üreten sömürü düzenine karşı mücadelenin gereğini ve önemini de vurgulamak, örgütlenmeye çağrı yapmak, sorunların kalıcı çözümünün sadece sosyalizmde mümkün olabileceğini mütemadiyen tekrarlamak, sosyalist propagandayı bu bütünsellik içinde ele almak, sosyalist propagandanın amacına, hedefine uygun yapılmasını da sağlamış olacaktır.

Milliyetçilik, dinci gericilik, şovenizm, sosyal demokrasi, liberalizm gibi burjuvazinin ve kurumlarının yaydığı ideolojilerden etkilenmiş işçilere ve diğer kesimlere propaganda yapılırken ekonomik- demokratik taleplerin önemini göz ardı etmeden ama kendini onlarla da sınırlamadan, bir sistem olarak sömürü düzenini hedefe koymak ve bunun alternatifi olarak sosyalizmi göstermek zorunludur.

Kabul edilmelidir ki sınıfın büyük çoğunluğunun örgütsüz ve nispeten durgun olduğu dönemlerde sosyalist propaganda yapmanın birçok zorluğu vardır. Bu zorluklar esas olarak nesnel koşullardan kaynaklı olsa da sosyalistlerin de öznel yetersizlikleri olduğunu kabul etmek gerekmektedir. Sınıf esaslı çalışmaya ağırlığın verilip verilmemesi, belirlenmiş hedeflere yoğunlaşmanın başarılıp başarılamaması, uygun araçların kullanılıp kullanılmaması gibi durumlar sosyalist propagandanın olması gerektiği gibi yapılamamasının başlıca sebepleridir. Sosyalist propagandanın hakkıyla yapılabilmesi için bu türden öznel eksikliklerinde giderilmesi şarttır.

Günümüzde gericiliğin hâkim olduğu koşullarda sosyalist propagandanın işçilerde, emekçilerde yaratacağı etkinin sınırlı olacağı doğrudur. Bu sınırlı etkiyi somut kazanıma, örgütlenmeye dönüştürmenin de zor olduğu gerçeğine rağmen ısrarla, süreklileştirilmiş bir biçimde bu faaliyeti sürdürmek, sorunun teorik ve ilkesel öneminin kavrandığı anlamına gelecektir. Bu kavrayıştan yoksun bir sınıfa yönelim ise eksik ve güdük olacaktır. Halkçı, küçük burjuva sosyalist akımların sınıfa yönelimlerinin kendiliğindenci ve genellikle dönemsel olması (sınıf hareketlendiğinde) ve daha çok da sosyalist propaganda yerine kendi örgüt ve eylem propagandalarının yapılması, vb. sorunun özünü kavramaktan çok uzak olmaktan kaynaklanmaktadır.

İşçi sınıfın örgütsüz, dağınık, eylemsiz olduğu süreçlerde burjuvazinin ideolojisine, politikasına, yoz kültürüne, yoz ahlakına, her türlü gerici propagandasına her zamankinden daha açık olduğu bir gerçekliktir. Bu nedenle sınıf çalışmasında ısrarla sosyalist propaganda yapmak, özellikle işçilerin öncü kesiminin sosyalist propaganda ile buluşmasını sağlamak daha da önemli bir hale gelmektedir.

Sınıf çalışmanın esas amacının, sınıfın sosyalist dünya görüşüyle buluşmasını, donanmasını sağlamak ve örgütlü mücadeleye seferber etmek olduğu yerde sosyalist propagandanın zayıf kalması ya da amacına uygun yapılmaması bu çalışmanın aksamasına neden olacağı gibi kitleselleşmenin de önünde engel olacaktır. Bu nedenle kitleselleşme iddiasındaki devrimci sosyalist bir parti-örgüt, sınıf çalışmasında sosyalist propaganda yapma konusunda çok net ve ısrarlı olmak, bu konuda deneyimli ve birikimli kadrolara sahip olmak, bunları çoğaltmak ve bu konuda özel eğitimler yapmak zorundadır.

Bugünün Türkiye’sinin yaşadığı ekonomik ve siyasi krizler işçiler, emekçiler üzerindeki baskıyı, gericiliği, yoksulluğu artırırken devrimci-militan bir sınıf hareketini de yaratmanın imkanlarını artırmaktadır. Politik mücadelenin ve müdahalenin işçi sınıfını taraf olacak şekilde genişletmediği, yükseltmediği sürece, tersinden var olan imkanlar burjuvazi tarafından egemenliklerinin devamı için kullanılacaktır. Egemenlerin böl-parçala-yönet politikasına ve propagandasına karşı “İşçilerin Birliği, Halkların Eşitliği” sloganı çerçevesinde sosyalist propagandayı yükseltmek içinden geçtiğimiz süreçte daha önemli hale gelmiştir. İşçi sınıfına bu propaganda ve örgütlenme anlayışı ile ulaşılamadığında egemenlerin işçileri bölme ve birbiri ile karşı karşıya getirme politikası her geçen gün daha fazla gerçekleşecektir.

Ağır bir yoksullaşma ve gelecek kaygısı yaşayan işçi, emekçi kitlesinde örgütlenme için geniş alan ve olanaklar vardır. Bu büyük yoksullaştırılma sürecinin sarsıcı siyasi ve sosyal sonuçlar doğurmaması mümkün değildir. Dönemin ihtiyacı olan örgütlenme biçimleri ile birlikte sosyalist propagandanın da öneminin arttığı böylesi günlerde bunu başarmak; işçi, emekçi kitlesi ile buluşmanın onu örgütlemenin ve harekete geçirmenin de imkanlarını çoğaltacaktır. Bu imkanları sosyalistler kullanamadığı takdirde sınıfta var olan veya yükselecek olan öfkenin egemen sınıf tarafından manipüle edilmesi, Kürt sorununda, göçmen sorununda olduğu gibi istedikleri gibi yönlendirebilmeleri mümkün olacaktır. Tüm bu nedenlerle proletarya sosyalistleri sınıf içerisinde devrimci mücadeleyi yükseltmenin yol ve yöntemlerini geliştirirken sahip oldukları her türlü araç ile sosyalist propagandayı hiç aksatmadan yapmak görevi ile yükümlüdür.

Sınıf çalışmasında etkili bir sosyalist propaganda yapmanın yol, yöntem ve araçlarını geliştirmek proletarya sosyalistlerinin önünde duran bir görevdir. Sömürü sistemi olan kapitalizmin topyekûn yıkılmadan yarattığı toplumsal sorunların çözülmesinin olanaksız olması hem teorik hem de pratik birçok fırsat yaratmaktadır. Uygun araçlarının yaratılması koşuluyla etkili bir sosyalist propaganda yapmak için hiçbir engel olmadığı gibi bu mücadele hiç olmadığı kadar da elzemdir. O halde geriye nesnel koşulları değerlendirip öznel koşulları hazırlayıp örgütlenme ve kitleselleşme yolunda bu ilkesel ve tarihsel görevi layıkıyla başarmak kalıyor.

İşçi sınıfının ve emekçi, ezilen kesimlerin egemenlerin propagandası ile zehirlenmesi, uyuşturulması karşısında, doğrudan örgütlenmenin yanında önemli bir yer tutan sosyalist propagandanın işlevi tartışılmazdır. Bu nedenlerle proletarya sosyalistleri işçi sınıfı içerisinde örgütlenmenin, devrimci mücadeleyi yükseltmenin yol ve yöntemlerini geliştirirken sahip olduğu, yaratacağı her türlü araç ile sosyalist propagandayı hiç aksatmadan yapmalı, sürdürmelidir.

Dipnotlar:
[1] İşçi Sınıfının Komünist Programı İçin Temel İlkeler, s. 8, Kurtuluş Yayınları

Paylaşın