Slider, Umut Keçer, Umut Yazıları

Necdet Adalı’nın gözlerindeki öfkeyiz – Umut Keçer

Necdet Adalı, 12 Eylül Askeri Diktatörlüğü’nün ilk idamı olarak geçti kayıtlara. Bir çoğumuz hayata gözlerini açmadan, o göğüsledi ölümsüzlük yürüyüşünün ilki olma onurunu. İdamın ardından 43 yılı geride bıraktık. 12 Eylül katilleri, işçi sınıfı ve ezilen halkların özgürlük mücadelesinin en yiğit evlatlarını katlettiler. 12 Eylül zihniyetinin devamcısı olan AKP-MHP faşist rejimi tıpkı Necdet’i katlettiği gibi yine halka dönük suç işlemeye devam ediyor.
 
İlk önce Necdet Adalı, Altındağ’ın Altın Saçlı Çocuğu, idama götürüldü. Burada Necdet Adalı şahsında onun mensubu olduğu Kurtuluş Hareketi’ne askeri cunta tarafından önemli bir mesaj veriliyordu. Bu mesajın esası “cuntaya karşı direnişi örgütlerseniz, teslim olmazsanız ve devrimcilikte ısrar ederseniz Necdet gibi sizleri de katlederiz”dir. Necdet Adalı, 8 Ekim 1980 günü kendisine düşen tarihsel sorumluluğu en doğru şekilde yerine getirdi. Sonunda idam da olsa, dünya görüşlerinden ve devrimci tutumundan bir kere bile geri adım atmadı. Cunta şeflerine, onların istediğini vermedi Necdet. Aynı zamanda bir devrimci olarak işçi sınıfı ve ezilen halklara dönük olarak son görevini layıkıyla yerine getirdi. İdam sehpasında dahi, bir adım geri atmadı. En gür sesle devrim ve sosyalizm ideallerini savundu. Kürt halkının özgürlük mücadelesi için “kahrolsun sömürgecilik!” diyebilme cesaretini gösterdi.
 
Adalı’nın idamından bu yana 43 yıl geçti. Bu 43 yılda sınıf mücadelesi inişli ve çıkışlı bir ivme izledi. Ama şu gerçeği net bir şekilde söylemek gerekiyor; hiçbir bedel boşa ödenmemiştir. Adalı’nın o gün idam sehpasına vurduğu tekme bugün işçi sınıfı ve ezilen halkların özgürlük mücadelesine yol göstermeye devam etmektedir.
 
Tayyip Erdoğan, 2010 Referandumu’nda pişkin bir şekilde Necdet Adalı’nın idamını kendi sahte demokrasi oyunu için kullanmaya çalıştı. O günlerde 12 Eylül Darbesi’yle hesaplaşılacağı yalanını yüksek sesle dillendirenler, Necdet Adalı’nın aziz hatırasını da kendi iktidarının devamı için kullanmaktan çekinmemekteydi. Necdet’in yoldaşları, onun aziz hatırasının Erdoğan iktidarı tarafından kirletilmesine izin vermediler. Mücadelenin her alanında onu en güçlü şekilde sahiplenerek Erdoğan iktidarının kirli oyununu boşa çıkardılar.
 
İşçi direnişlerinde, Taksim Gezi Direnişi’nde, NATO protestolarında ve Özgürlük Gücü Milisleri’nin eylemlerinde Necdet’in resmi ve ismi dilden dile dolaşmaya devam etti. Mücadele içerisinde tekrar tekrar onun kim olduğunu dost ve düşman tekrar tekrar öğrenmiş oldu.
 
Necdet Adalı’nın duvardaki resmine her baktığımızda gözlerindeki çelik bakış ve vakur eda, onun resmine ilk defa bakanı etkilemekteydi. Ve şu düşüncenin içine hemen çekmekteydi. Ömrünün baharında eşit ve özgür bir dünya için ölümsüzleşen bu gencin bakışlarındaki kararlılık ve vakur eda, kuşaklar boyunca birçok devrimcinin yaşamında önemli bir mücadele motivasyonu yaratmıştır.
 
Necdet Adalı’nın mücadelesine sahip çıkan devrimciler Gezi Direnişi barikatlarında, Taksim 1 Mayıs barikatlarında, Kobani’de savaş mevzisinde, Kürdistan dağlarında gerilla kamplarında, zindanlarda ve bugün devrimci savaş mevzilerinde aynı kararlılıkla bakmaktadır düşmana. Aynı çelik bakış ve vakur eda devrimci savaş mevzilerinde yer alan bütün yoldaşların bakışlarında hissedilmektedir.
 
Elbette sınıf mücadelesi devam etmektedir. Tarih boyunca ezen ile ezilen arasındaki her mücadele mevzisinde Necdet’in o çelik bakışları kendini en güçlü şekilde göstermektedir. Bugün Necdet Adalı ismi yaşamaya devam ediyor. İşçi, emekçi, genç ve kadın ezilenler onun mücadelesinin takipçisi olarak özgürlük mücadelesine katılıyor ve bedeller ödüyor. Elbette mücadele eden, bedel ödeyen ve uğruna bedel ödemeyi göze alan, bu mücadele tarihinin sahibidir.
 
Bugün 8 Ekim 2023. Necdet Adalı’yı idam eden iktidarın devamcısı olan AKP-MHP faşist iktidarı işçi sınıfı ve ezilenlere zulmetmeye devam ediyor. Bir avuç azınlık “zevku sefa” içinde yaşasın diye işçi ve emekçiler gün doğumundan gün batımına kadar çalışmaya devam ediyor.

Kürt halkının özgürlük mücadelesi önündeki bütün engeller AKP-MHP faşist iktidarı tarafından tahkim edilmeye devam ediyor. Kürdistan dağlarında askeri operasyonlara devam edilirken Rojava Devrimi toprakları faşizmin işgal saldırılarıyla karşı karşıyadır. Gençlik sömürü düzeni tarafından uyuşturucu, lümpenlik  ve mafya kıskacında sömürgeleştirilmekte ve geleceği çalınmaktadır. Kadınlar sokakta katledilmekte ve faşizm tarafından her geçen gün daha yoğun bir şekilde baskı altında tutulmaktadırlar. Bütün bu karanlık tablo içerisinde çıkış, Altındağ’ın Altın Saçlı Çocuğu’nun o sert çelik gibi bakışlarına sahip çıkmaktan ve aynı vakur edayla, o çelik gibi bakışlarla mücadeleye katılıp örgütlü mücadele içerisinde görev almaktan geçmektedir.
 
Gün, Altındağ’ın Altın Saçlı Çocuğu’nun düşlerini takip edip, onun inancıyla kuşanıp faşizmden hesap sorma günüdür!

Paylaşın