Cenk Ağcabay, Umut Yazıları

Ekmek sepetinden özgür dünyanın cephaneliğine Ukrayna – Cenk Ağcabay

Bir süredir kışın bastırmaya başlamasıyla birlikte Ukrayna savaşında bir yavaşlama yaşanması beklentileri vardı ancak Rus ordusunun Avdiivka’da elde ettiği kazanımlar savaşın yeniden şiddetlenmesine yol açtı. Ukrayna’nın fiyaskoya dönüşen karşı saldırısı ve sahadaki son gelişmeler hakkında bir yazı yayınlayan Wall Street Journal gazetesine göre, “AB yetkilileri, Ukrayna’nın Rusya ile olan çatışmadaki pozisyonunun bu kış ‘çözülebileceğinden’ korkuyor.” Yazıda, Ukrayna’nın yaz saldırısında verdiği ağır kayıplara ve “yolsuzlukla boğuşan işlevsiz askere alım sistemine” dikkat çekiliyor. Bu yazıda Batı basınında kendine yer bulamayan kimi gerçekler dile getirilmiş; Ukrayna ordusundaki yedeklerin çoğunun “40’lı yaşlarında erkekler olduğu ve genellikle çok az eğitimle siperlere gönderildikleri” belirtilmiş.

Guardian gazetesi de aynı konuyu ele alan geniş bir yazıya yer verdi. Bu yazıda, Ukrayna’nın askere alım işini özel ticari şirketlere vermek için iki şirketle sözleşme imzaladığı bilgisi veriliyor, bunun kısa bir zaman içinde açıklanacağı duyuruluyor. Guardian’ın görüşlerini aktardığı Ukrayna Güvenlik Konseyi Sekreteri Oleksiy Danilov, “Bazı insanlar korkuyor, ölmekten korkuyor, ateş etmekten korkuyor ama bu onların başka faaliyetlerde yer alamayacakları anlamına gelmiyor” diyerek yapılacak değişiklikler hakkında bilgi veriyor. Zelenskiy de yaptığı açıklamada askere alım konusunda önemli değişiklikler yapacağını belirtti.

Guardian gazetesi Zelenskiy’nin sözlerini şöyle yorumluyor: “Zelenskiy’nin açıklaması, Ukrayna’nın savaşta bir kışa daha hazırlandığı, cephede ve toplumun genelinde yaygın bir yorgunluğun yaşandığı bir dönemde geldi. Yaz ve sonbaharda Ukrayna’nın karşı taarruzu büyük miktarda toprağı geri kazanmayı başaramadı ve Ukrayna’nın batılı ortakları arasında, Kiev’in er ya da geç savaşı müzakere yoluyla sona erdirmeyi düşünmesi gerekebileceğine dair sesler giderek yükseliyor.”

Guardian’a göre, Ukrayna’da savaşın başında var olan “vatanseverlik dalgası savaş uzadıkça” azalmış ve “zaten cephede olanların çoğu yaralanmış ya da tükenmiş” durumda. Ordu, safları doldurmak için giderek daha fazla seferberliğe başvurmak zorunda kalmış. Danilov görüşmelerinde askere alma konusunda bazı sorunlar olduğunu kabul etmiş ancak Rus propagandasının sorunun boyutunu abarttığını söylemiş. “Sorunlar her zaman olur, bunu abartmayalım” demiş.

NATO Genel Sekreteri Jens Stoltenberg Brüksel’de NATO Karargahı’nda Ukrayna savaşıyla ilgili açıklamasında, “Şu anda yoğun çatışmalar görüyoruz. Tüm cephe hattında, özellikle doğuda durum çok zor, ön hattın değişmediği bir ortamda yüksek düzeyde kayıplar görüyoruz. NATO ülkelerinin tüm büyük yardımlarına rağmen Ukraynalıların bu yıl ön cepheyi hareket ettiremediğini görüyoruz. Bu yalnızca Rusya’nın hafife alınamayacağı gerçeğini doğruluyor. Orduya mühimmat ve teçhizat sağlayabiliyorlar” dedi. Ukrayna’nın cephe hattında ilerleme kaydedemediğini kabul eden Stoltenberg, Rusya’ya verdirdikleri kayıplar nedeniyle Ukrayna ordusunu övdü ve silah desteklerini sürdüreceklerini belirtti.

Amerikalı emekli general James L. Jones daha önce NATO’da komutanlık yapmış ve Obama yönetiminde Ulusal Güvenlik Danışmanı olarak yer almıştı. Jones yeni bir söyleşide Ukrayna savaşındaki durumu ele aldı. Ona göre de, Ukrayna yaz saldırısında başarılı olamadı çünkü “anahtar bir unsur olan hava gücü” eksikti. Jones da Ukraynalıları “Putin’e ülkenin tümünü alma şansı olmadığını gösterdikleri için” övüyor. Doğal olarak neden hava gücü sağlamadıklarını ve hava gücü gibi “anahtar bir unsurun” yokluğunda ağır kayıplar verileceğini bile bile savaşta ısrarları konusunda suskun. Stoltenberg’in ve Jones’ın açıklamaları emperyalizmin Ukrayna’daki hesabını açık olarak gösteriyor.

Amerikan ordusundan emekli Savunma Öncelikleri Kıdemli Araştırmacısı Daniel Davis Ukrayna savaşında gelinen aşama hakkında şunları söylüyor: “Olan her şeye rağmen, verdiğimiz tüm malzemelere, Bradley’lere, M1 [Abrams] tanklarına, Patriot hava savunma sistemlerine, Challenger tanklarına, Leopard [tanklarına], tüm bunlara rağmen, kayıp sayısı dışında hiçbir şey değişmedi” Ona göre, Ukrayna’nın karşı saldırı düzenlediği 2023 yılında Rusya Ukrayna’dan daha fazla toprak kazanımı elde etti. Yani Ukrayna daha fazla kayıp verdi ve daha gazla toprak kaybetti. Bunların neden olduğunu daha berrak görebilmek için Ukrayna’dan yeni bir figüre ve söylediklerine bakabiliriz.

İsmi Oleksandır Kamışin. Ukrayna savaşı başladığında Ukrayna Devlet Demiryolları’nı yönetiyormuş. Mart ayında Zelenskiy tarafından Stratejik Sanayiler Bakanı yapılmış. O bakanlığına verilen ismin yanlış olduğunu düşünüyor, “şimdi ülkede tek stratejik sanayi olması gerektiğini” söylüyor, “silah sanayi”. Bir hayali varmış, “Ukrayna’nın kendini özgür dünyanın cephaneliğine” dönüştürmesi. “Rusya ile savaş sona erdiğinde bile Ukrayna’nın silah üretimine odaklanması” gerektiğinde ısrar ediyor. Silah sanayinin bu yıl önceki yıla göre 3 kat daha geniş kapasiteye ulaştığını söylüyor. Planlarını şöyle açıklıyor: “2021’de sektörün %80’i devlet tarafından işletiliyordu, şimdi ise yaklaşık 50/50. Beş yıl içinde bu oran 80/20 özel sektör lehine olacak.”

Ukrayna’da silah sanayinin geleceğinden çok umutlu olan Kamışin, ABD ulusal güvenlik konseyi tarafından düzenlenen 6 ve 7 Aralık tarihlerinde gerçekleşecek bir zirveden söz ediyor. Üst düzey Ukraynalı yetkililer ve şirketleri batılı hükümetler ve dünyanın önde gelen silah üreticileriyle bir araya gelecekmiş bu zirvede. Kamışin bu zirvede Batılı silah üreticilerini Ukrayna’da üretime çekmek için çalışacaklarını belirtiyor. Batılıların Ukraynalıların “yaratıcı olabildiklerini gördüğünü” ifade eden Kamışin, “silahların sahada hemen test edilebilecek olmasının ek bir teşvik unsuru olacağını” düşünüyor. Zelenskiy’nin yardımcılarından Mykhailo Podolyak da aynı kanıdaymış, “Ortaklarımız sadece deneysel koşullarda değil, gerçek savaş koşullarında test edildikten sonra daha kaliteli silahlara sahip olacaklar” diyormuş.

Kamışin silah ihracatının önümüzdeki on yıllar boyunca ülkenin kartviziti haline gelebileceğini iddia ediyor, “Kendimizi Avrupa’nın ekmek sepeti olarak markalaştırıyorduk, şimdi özgür dünyanın cephaneliği olarak yeniden markalaşmak istiyoruz” diyor. Ukrayna’da savaş özelleşmiş durumda, askere alımdan silah üretimine her şey özelleştiriliyor. Rekabet avantajları varmış, “sadece deneysel koşullarda değil, gerçek savaş koşullarında test edilecek” ya silahlar.

Bir ülkenin emperyalizm ve işbirlikçileri eliyle nasıl bir yıkıma sürüklendiğini ve ülkenin yıkımının işbirlikçiler için nasıl bir servet kaynağı olabildiğini görmek için Ukrayna çok net bir fotoğraf sunuyor. Bir ülke koca bir silah test alanına dönüştürülüyor. Kamusal kaynakların tümü savaşın gölgesinde yağmalanıyor. İşbirlikçiler daha büyük yağmaların hayaliyle evlerinde gizlenenleri yakalayıp cepheye ölüme gönderiyor. Emperyalist-kapitalizmin derinleşen bunalımı yeni büyük savaş konjonktürünü, faşizmi normalleştiriyor. Ukrayna silah test alanı olma yolunda ilerlerken, Arjantin’de insanlara iş, aş yaratmayı değil organ satışını yasallaştırmayı savunan bir faşist seçimleri kazandı. Seçim kampanyasında, “Özel sektörün elinde olabilecek her şey özel sektörün elinde olacak” diyen Javier Milei, ilk işinin Arjantin Devlet Petrol Şirketini özelleştirmek olacağını söyledi. Bunu Kamu Televizyonu, Ulusal Radyo ve Ulusal Haber Ajansının, Arjantin Demiryollarının özelleştirilmesi izleyecekmiş.

Milei’nin halk sınıflarına saldırı programını heyecanla açıklamaya başlaması üzerine ülkenin en büyük işçi sendikaları konfederasyonu olan Arjantin Cumhuriyeti Genel Emek Konfederasyonu (CGT) şubelerini toplantıya çağırdı. Milei’nin saldırı programına karşı mücadele edeceklerini açıklayan sendika, geri adım atmayacaklarını ifade etti. Enerji İşçileri Sendikası Genel Sekreteri Julio Acosta, daha önceki özelleştirmelerin “ülkenin egemenliğini yitirmesine” neden olduğunu belirtti ve bunun “sermayenin emeğe karşı saldırısının bir parçası” olduğunu söyledi.

Acosta açıklamasında “Arjantin için tek çıkış yolu egemenliği yeniden kazanmaktır. Neoliberalizmin yapısal dönüşümlerini geri almak, enerji egemenliğini, gıda egemenliğini (450 milyondan fazla nüfusa gıda üreten bir ülkeyiz ve açlık çeken milyonlarca insan var), mali ve ekonomik egemenliği geri kazanmaktır.” dedi.

Milei’nin özelleştirme açıklamalarına yanıt olarak, Halk Ekonomisi Çalışanları Birliği (UTEP) ve Devlet Çalışanları Birliği (ATE) çatısı altında toplanan sosyal hareketler kamu şirketlerini özelleştirmeye yönelik yeni girişime izin vermeyeceklerini belirtti. Daha önceki özelleştirmelerin sonuçlarının çok iyi bilindiği ifade edilen açıklamada “bir milim geri adım atmadan mücadele” çağrısı yapıldı. Arjantin’de sınıf mücadelesi keskinleşiyor, daha da keskinleşecek. Arjantin emekçilerinin Milei eliyle geliştirilecek yeni saldırılara karşı güçlü bir direniş sergilemesi tüm dünyada giderek daha geniş bir alan kazanan faşist hareketlerin geriletilmesi bağlamında büyük önem kazanıyor. Che’nin ülkesinde faşizmin yenilmesi hiç kuşkusuz özel bir anlam kazanacaktır.

Paylaşın