Cenk Ağcabay, Umut Yazıları

Üçüncü yılına doğru Ukrayna savaşı – Cenk Ağcabay

Avrupa Dış İlişkiler Konseyi’nin Ukrayna savaşı hakkında yaptırdığı bir araştırma sonucu hazırlanan rapor açıklandı. Aralarında Fransa, Almanya, Macaristan, İtalya, Hollanda, Polonya, İspanya ve İsveç’in de bulunduğu 12 AB üyesi ülkede yapılan araştırmaya göre, Avrupa’da Kiev’in savaşı askeri olarak kazanabileceğine ilişkin inanç geçtiğimiz yıla oranla ciddi bir düşüş yaşamış. Araştırmaya göre, Ukrayna’nın karşı taarruzunun durması, ABD’nin politika değişikliğine ilişkin artan korkular ve Donald Trump’ın ikinci kez ABD başkanlığı koltuğuna oturması ihtimali savaşın sonucuna ilişkin karamsarlığı körükleyen unsurlar.

Araştırmaya göre, Avrupa’da halkın Ukrayna savaşına yaklaşımında bir değişim yaşanmış. Raporu hazırlayanlar, savaş politikasının sürdürülebilmesi için Avrupa’daki burjuva iktidarlara öneriler sunmuşlar. Buna göre, AB liderlerinin “Ukrayna’ya desteğin sürmesi için savaş hakkında konuşma biçimlerini değiştirmeleri” gerekiyormuş. Rapordaki ifadeyle, “giderek daha şüpheci hale gelen halk için en ikna edici argüman, Ukrayna’ya yardımın devam etmesinin Putin için bir zaferden ziyade Kiev’in lehine olan sürdürülebilir, müzakere edilmiş bir barışa yol açabileceği” imiş.

Anlaşıldığı kadarıyla, Avrupa’da halkın savaş politikasına muhalefetinin giderek arttığı hissedilmiş ve fakat Avrupa Dış İlişkiler Konseyi savaş politikasını yeni bir söylemle sürdürmenin yollarını aramaya başlamış. Raporu hazırlayanlar bunu, “Liderlerin mevcut hissiyata uygun yeni bir dil bulmaları gerekecek” biçiminde ifade ediyor. Raporu hazırlayanlara göre, “Avrupa ve ABD seçim sezonuna girerken, barışı tanımlama arayışı kritik bir savaş alanı olacak.” Yani Avrupa halklarının savaş karşısındaki tutum değişikliğine karşı bir savaş verilecek.

Ankete katılan 12 ülkedeki her 10 Avrupalıdan sadece biri Ukrayna’nın savaş alanında kazanacağına inanırken, bunun iki katı (%20) Rusya’nın zafer kazanacağını öngörüyormuş. Ukrayna’nın bu savaşı kazanabileceği yanılsamasını yaratarak hem Ukrayna halkını hem kendi halklarını aldatanlar, şimdi savaşa desteği bir söylem değişikliğiyle sürdürmenin yolunu arıyor. Madrid, Atina ve Paris’in ana yollarını traktörleriyle kapatan Avrupalı çiftçilerin nefeslerini enselerinde hissetmeleri kuşkusuz bu arayışlarına hız kazandırıyor.

Polonyalı çiftçiler Ekim ayından bu yana Ukrayna’dan gelen gıda maddeleri yüklü araçlara blokaj uygulamaya çalışıyor. Polonyalı çiftçiler ucuz Ukrayna gıda maddelerinin kendilerine zarar verdiğini söylüyor. Polonya hükümeti geçtiğimiz aylarda Ukrayna tahılının ülkeye girişine sınırlamalar getirdi. Polonya’nın geçiş noktası olarak kullanılmasına izin verdi. Polonyalı çiftçiler, sınırlamalara rağmen gıda maddelerinin ülkeye girmeye devam ettiğinde ısrarcı. Bu nedenle eylemlerini sürdürüyorlar.

AB’nin 2022’de aldığı bir kararla Ukrayna gıda ürünlerindeki tarife ve kotaları kaldırması Polonyalı ve Romanyalı çiftçilerin sürekli gündeme getirdikleri bir unsur. Polonya’daki çiftçi eylemleri hakkında konuşan Ukrayna devlet başkanı Zelenskiy, çiftçi protestolarının Ukrayna askerleri için “düpedüz alay konusu gibi göründüğünü” söyledi. “Bir dayanışma erozyonu” yaşandığını belirten Zelensky, “gerçekte bu tahılla değil siyasetle ilgili” dedi.

Zelensky’nin sözünü ettiği “dayanışma erozyonu” raporda sunulan verilerle uyumlu. Savaş yorgunluğunun işaretlerini her yerde görmek mümkün. Kiev’i yol eden Batılı liderler de epeydir Kiev’de görünmüyor. Ukrayna ordusunun silah, mühimmat ve asker eksikliği haberleri sürekli yineleniyor. Savaş yorgunu olmayanlar büyük silah tekelleri. Onlar bırakalım yorulmayı, savaşın her dakikasından yeni enerji kazanıyorlar.

Avrupa’nın en büyük silah üreticisi Rheinmetall bir Alman şirketi. Rheinmetall Grubunun CEO’su Armin Papperger, yeni tesisleriyle top mermisi üretiminde yeni bir seviye yakaladıklarını anlatıyor. Üretimlerini arttırmalarına rağmen Ukrayna’nın ihtiyaç duyduğu miktarda top mermisini üretemeyeceklerini söylüyor. Şahin Alman politikacılar, üretimin Ukrayna’nın ihtiyacını karşılayamaması durumunda AB fonlarının ABD’den silah ve mühimmat alımı için kullanılmasını istiyor. Federal Meclis Dış İlişkiler Komitesi Başkanı Sosyal Demokrat Michael Roth AB’ye Ukrayna için ABD’den silah ve mühimmat alımı çağrısı yapıyor.

İngiltere’nin en büyük silah üreticisi BAE Systems geçen yıl rekor kar elde etmiş. BAE CEO’su Charles Woodburn basına yaptığı açıklamalarda “önümüzdeki yıllarda sürekli büyüme beklediğini” söylüyor. Woodburn, “Avrupa, Orta Doğu ve dünyanın diğer bölgelerindeki istikrarsızlık, ulusal güvenliğin korunmasında oynadığımız hayati rolü keskin bir şekilde ortaya koyuyor” diyor. Çok sayıda yeni sipariş aldıklarını belirten Woodburn’un keyfi oldukça yerinde.

Ukrayna devlet başkanı Zelensky, Ukrayna genel kurmay başkanı Zalujni’yi görevden aldı. Konuyla ilgili açıklamasında, “savaş yorgunluğunun her yerde görülebileceğini” söyledi. Genel kurmay başkanının savaş yorgunu olduğu için, ihtiyaç duyulan performansı gösteremediğini ima etti. Genel kurmay başkanlığına kara kuvvetleri komutanı Olexander Syriskiy’i atadı. Syriskiy Ukrayna ordusunda “kasap” lakabıyla anılıyormuş. Ölümcül bölgelere rahatlıkla asker göndermesi nedeniyle ona bu lakap takılmış. İngiltere’nin The Times gazetesine açıklamalar yapan bazı gözlemciler, Syriskiy’nin yeni görevinin bu davranışı nedeniyle tedirginlik yarattığını belirtiyor.

The Times of London’ın verdiği bilgilere göre, ABD silahlı kuvvetlerindeki askerlerin yaş ortalaması 28, İngiliz silahlı kuvvetlerinde yaş ortalaması 31, Ukrayna silahlı kuvvetlerinde yaş ortalaması ise 43. Kupyansk’ta savaşan bir Ukraynalı komutan emri altında savaşan askerlerin yaş ortalamasının 45 olduğunu söylemiş. Bu bilgiler, Ukrayna’nın gerek savaş alanında gerekse de göç nedeniyle yaşadığı insan kayıplarının boyutlarını görmeye olanak sağlıyor.

Avdiyivka stratejik önem taşıyan bir noktaydı. Aylardır devam eden sert çatışmaların ardından Ukrayna birlikleri Avdiyivka’dan çekildi. Savaşın üçüncü yılına doğru ilerlerken, Rusya önemli bir kazanım elde etmiş oldu. Zelenskiy Avdiyivka’dan çekilmeleri hakkında konuşurken, müttefiklerin yardımlarındaki yavaşlamanın Rusya’nın işine yaradığını belirtti. Top mermisine, hava savunma sistemlerine ve uzun menzilli füzelere ihtiyaç duyduklarını söyledi. Zelenskiy’nin talepler listesi aslında savaşın temel bir gerçeğine işaret ediyor.

Sözü edilen kalemlerde bütünüyle dış desteğe bağımlı olan bir ordu, bunların tümünü üretme ve kullanma kapasitesine sahip bir orduyla böyle bir savaşa neden girer? Faşist Amerikalı Senatör Lindsey Graham’a göre, Ukrayna savaşı “ABD’nin en karlı harcamalarının gerçekleştiği” bir alandır. Tek bir Amerikan ölmeden, harcanan parayla Rus askerleri ölmektedir. Graham’ın eksik bıraktığı nokta, Ukrayna’da ne kadar insanın öldüğü ve bir savaş alanı olarak Ukrayna’nın yaşadığı yıkımın boyutlarıdır. O bu noktayı tabii olarak eksik bırakacaktır ancak bu savaşın tüm yönleriyle anlaşılabilmesinin yolu tam da bu eksik bırakılan noktadan hareket edilmesidir.

Savaşın üçüncü yılına girerken ortaya çıkan sonuçlardan biri, Avrupa’da halk sınıflarının giderek artan hoşnutsuzluğudur. Avrupa’da aylardır devam eden çiftçi eylemleri bu durumun bir dışavurumudur. Geçtiğimiz yıl Avrupa’da grev ve direnişlerde, emekçi hareketliliğinde önemli yükseliş söz konusu olmuştu. Almanya Merkez Bankası yeni yayınladığı raporda, Alman ekonomisi için resesyon öngörüsü yaparken, tren ve hava yolu çalışanlarının iş bırakma eylemlerinde artış beklediğini belirtti. Emekçilerin hoşnutsuzluğu artmaya devam ederken, Avrupa’nın merkez ülkelerinde burjuvazinin sözcülerinin “politik istikrarsızlığın artışı” olarak ifade ettikleri politik hareketlilik devam edecektir.

Alman Ekonomik Araştırmalar Enstitüsü Başkanı Marcel Fratzscher, Almanya’nın yaklaşık iki yıl önce Ukrayna krizinin başlamasından bu yana aldığı kararların ülkeye 200 milyar Avro’dan (216 milyar Dolar) daha pahalıya mal olduğunu tahmin ediyor. Rusya’dan alınan ucuz enerji yerine ABD’den pahalı enerji alınmaya başlamasının önemine dikkat çeken Fratzher, bu durumdan en fazla alt gelir gruplarının etkilendiğini belirtiyor. Geçtiğimiz günlerde Alman ekonomisinin yaşadığı sıkıntılardan söz eden Ekonomi Bakanı Haebeck’te bu durumun yarattığı “sosyal sonuçlara” dikkat çekmişti. Almanya’nın durumu AB’nin motor ülkesi olması nedeniyle tüm AB hakkında fikir veriyor.

Savaşın üçüncü yılına doğru ilerlerken vurgulanması gereken bir başka unsur, tüm yaptırımlara ve kısıtlamalara rağmen Rusya ekonomisinin hedeflenen darbeleri almamasıdır. Rusya büyük ölçüde ticari rotalarda oluşan değişiklikler sayesinde ağır darbelerden kurtuldu. Batı’ya petrol satışlarındaki büyük düşüşe rağmen, Hindistan’a yapılan petrol satışlarının 13 kat artmış olması bunun bir göstergesidir. Üç yılın ardından dikkate alınması gereken bir başka nokta, Batı müttefiki ülkelerin gerek ticari ilişkilerinde gerekse uluslararası forumlarda Batı’nın tüm baskılarına rağmen Rusya karşıtı bir pozisyonu kabul etmemeleri, ilişkilerini sürdürmeleridir. BRİCS’e yeni katılan Batı müttefikleri ve katılım için hazırlık yapan ülkeler dünyada yaşanan değişimin önemli veçhelerinden birini oluşturuyor.

Gazze katliamlarında çok net bir biçimde açığa çıktığı gibi, uluslararası düzeyde asıl tecrit olan emperyalist Batı’nın merkezleridir. Gazze’de kadın ve çocukları hedef alan katliamların arkasında kapı gibi duran, bu katliamlara askeri ve politik destek verenlerden tüm dünya nefret etmektedir. Katliamlara karşı alanları dolduran kendi halkları da. Sürecin akışı, on yıla yakın Suudi Arabistan ve BAE’ye verdikleri savaş uçakları ve füzelerle Yemen halkını katlettirenlerin doğrudan kendilerinin savaşa girişini getirdi. ABD ve İngiltere bir süredir Yemen’i doğrudan bombalıyor. Açılan büyük savaş konjonktüründe savaşın alanı giderek genişliyor. Bu eğilim devam edecektir.

Avdiyivka’da elde ettiği başarının ardından Rusya güçlerinin belirli bölgelere yoğunlaştığı ve ilerlemeler kaydettiği haberleri düşüyor. Diğer yandan da son zamanlarda sıradanlaşan haberler, Ukrayna ordusunun silah ve malzeme sıkıntıları hakkında. Bunlar, savaşın üçüncü yılının gidişatına dair önemli işaretler sunuyor. Emperyalizmin savaşı daha geniş alanlara yayma arayışı kuşkusuz kesintisiz devam edecektir ancak yazının başında ele aldığımız raporda saptanan eğilim değişimleri raporda ifade edilen “sürdürülebilir, müzakere edilmiş bir barış” yönünde arayışların artmasını beraberinde getirecektir. Rusya’yı olabildiğince yorma ve zayıflatma hedefiyle yürütülen bu savaşın Rusya üzerinde şu ana dek beklenen sonuçları yaratamaması, Avrupa’daki ekonomik ve politik dengeleri derinden etkilemesi üçüncü yılda halk sınıflarında barış arayışlarını güçlendirecektir.

Paylaşın