Erkeklerin zincirlerinden başka kaybedecekleri şeyleri vardır[1] İstanbul Sözleşmesi’nden imza çekilmesi karşısında feminist hareketin/kadın hareketinin gösterdiği direnç, feminist gece yürüyüşlerinin İstanbul’un sınırlarını çoktan aşarak on binlerce kadınla örgütleniyor olması, doğal olarak kadın işçilerin direnişlerinin ön plana çıktığı şu günlerde feminizm sınıf mücadelesi ilişkisini yeniden gündeme getiriyor. Feministler/kadın hareketi fiilen gücü ve [Devamını Oku…]
Hülya Osmanağaoğlu
Sosyalist hareket feminist hareket ve bir de öncülük – Hülya Osmanağaoğlu
Sosyalist hareket ile feminist hareket arasındaki ilişki son 35 yıldır iki farklı kanaldan seyrederek ilerliyor. Birincisi genel olarak açıkça ya da örtülü biçimde feminizmi hala burjuva siyaseti olarak gören ve öncülük edilmesi gerektiğini düşünen akım. İkincisi, sosyalist örgütlerin içinde kendine feminist diyen kadınların güç kazanmasıyla örgütlerin içinde ve/veya bu örgütlerden [Devamını Oku…]
Seçtiklerimiz | Patriyarka ile ne uzlaşırız ne helâlleşiriz… – Hülya Osmanağaoğlu
Erkek şiddetinin kadın katliamı boyutuna geldiğini feminist hareket yıllardır söylüyor. Başak Cengiz’in samuray kılıcıyla sokakta tanımadığı bir adam tarafından, kadın olduğu için öldürülmesi AKP iktidarında en güçlü temsilini bulan patriyarkanın geldiği noktayı gösteriyor. AKP yıllardır erkeklere itaat eden, aile sınırları dışına çıkmayan, mütedeyyin kadınların erkek şiddetine maruz kalmayacağını anlatarak makbul [Devamını Oku…]
Dizilerin ailesi ailenin sınıfı ve feminizm – Hülya Osmanağaoğlu
Televizyon denilen makinenin karşısına oturmanın işaret ettiği bir sınıfsallık hep söz konusu oldu. 1970’lerde evde siyah beyaz televizyon olması bir sınıfsal ayrıcalığa işaret ederken, 1980’lerde müzik setleri ve videolar (ve tabii ki renkli televizyonlar) bu ayrıcalığın yeni simgesiydi. 1960’larda ve 70’lerde sinemaya gidebilmek fark yaratırken, 1980’lere gelindiğinde “videoda film seyretmek” [Devamını Oku…]
Feminizm bölse mi artık şu sınıf mücadelesini ya da feminist sınıf siyaseti ve 1 Mayıs – Hülya Osmanağaoğlu
Pandeminin bir yılı tüm işçi sınıfı için artan sermaye saldırısı, işsizlik ve yoksulluk olarak yaşanırken 1 Mayıs’ın da pandemi nedeniyle yasaklanması şaşırtıcı olmadı. Kadınlar açısından ise ev içindeki iş yükünün ve erkek şiddetinin katmerlenerek artışının yanı sıra, işsizlik, Kod 29 ve evlere hapsolup uzaktan çalışma dayatmalarına, İstanbul Sözleşmesi’nden çekilme ve [Devamını Oku…]