Dünya, Umut Yazıları

İsrail Komünist Partisi üyesi Assaf Talgam sorularımızı yanıtladı

İşgalci İsrail’in Filistin Gazze’ye yönelik soykırım saldırıları devam ediyor. Filistin direnişi kendi topraklarını savunuyor. Tüm dünyanın gözü Gazze’de. Gazze’deki direniş kendi hacmini aşan küresel bir politik önem kazanmış durumda. Dünyanın tüm sokakları Gazze direnişi için ayağa kalkmış kitlelerle dolu. Umut gazetesi Gazze’de başlayan sürecin başından beri kendi özgün politik tutumunu net bir biçimde ortaya koydu. Filistin halkının direnişiyle amasız ve fakatsız dayanışmasını ifade etti. Bölgenin bir kez daha dünya politikasının merkezi konumuna gelmesi, bölgedeki politik aktörlerin sürece nasıl yaklaştıklarını görmeyi önemli kılıyor. Bu bağlamda bölgenin en eski politik aktörlerinden İsrail Komünist Partisi’nin süreci nasıl kavradığını görmek için parti üyesi Assaf Talgam’a bazı sorular sorduk. Talgam partinin genel görüşlerini yansıtan yaklaşımları gazetemize açıkladı. Talgam’ın açıklamalarını okurlarımıza sunuyoruz. Bölgedeki politik aktörlerin sürece dair yaklaşımlarını okurlarımızla buluşturmaya devam edeceğiz.

Umut: İsrail Komünist Partisi, uzun yıllardır abluka altında tutulan Gazze’nin durumunu geçmişten günümüze bakarak nasıl değerlendiriyor?

Assaf Talgam: 2005 yılında Ariel Şaron başkanlığındaki İsrail hükümeti Gazze Şeridi’nden tek taraflı olarak çekildiğini, geride kalan yerleşim yerlerini ve sivil altyapıyı yıktığını açıkladı. İsrail Komünist Partisi bu kararı açıkça eleştirdi ve Gazze’nin bir anlaşmanın parçası olarak Filistin otoritesine teslim edilmesi gerektiğini iddia etti. 2006 yılında İslamcı hareket Hamas şiddetli bir darbe ile Gazze’de iktidarı ele geçirdi. O tarihten bu yana Gazze şeridi İsrail ablukası altında.

İsrail Komünist Partisi bu politikaya en başından beri karşı çıkmıştır. İsrail hükümetinin iddialarının aksine, abluka sadece Hamas’ın askeri silah tedarik etmesine yönelik değildir. İsrail birçok sivil malın Gazze şeridine girmesine izin vermiyor ve hatta Gazze halkının günlük maksimum kalori tüketimini sınırlıyor. Ayrıca (Mısır’la birlikte) Gazze şeridinin sınırlarını kontrol ederek kimin girip kimin çıkacağına karar veriyor. Bu, İsrail tarafından Filistinlilere karşı toplu bir ceza olarak kullanılan zalim ve insanlık dışı bir politikadır.

Böylece 2,5 milyon insan hiçbir doğal kaynağı olmayan 365 kilometrekarelik küçük bir bölgede yaşamak zorunda bırakılmaktadır. BM’ye göre Gazze nüfusunun %80’inden fazlası yoksulluk, yüksek işsizlik ve gıda güvensizliği içinde yaşıyor. Ayrıca su krizi de yaşanıyor

Böylece 2,5 milyon insan hiçbir doğal kaynağı olmayan 365 kilometrekarelik küçük bir bölgede yaşamak zorunda kalıyor. BM’ye göre Gazze nüfusunun %80’inden fazlası yoksulluk, yüksek işsizlik ve gıda güvensizliği içinde yaşıyor. Ayrıca, BM’nin su kalitesini “içilemez” olarak ilan ettiği bir su krizi de yaşanıyor.

Bu insani felakete ek olarak, İsrail 2006’dan bu yana Gazze şeridine 12 kez saldırdı (bazıları Hamas ve İslami Cihad örgütü tarafından gerçekleştirilen roket saldırılarına veya diğer eylemlere misilleme olarak), her saldırı yüzlerce ve bazen binlerce ölüme ve Gazze’deki binaların ve altyapının büyük ölçüde tahrip olmasına neden oldu. İsrail Komünist Partisi bu saldırıları şiddetle kınamakta ve hem İsrail hükümetini hem de Hamas’ı sivillere zarar vermekten kaçınmaya çağırmaktadır. Komünist Parti İsrail içinde, İsrail’in Gazze’ye yönelik saldırılarına karşı halkın muhalefetini örgütleyen en önemli güç olmuş, büyük şehirlerde Arap ve Yahudilerin ortak protesto gösterilerini organize etmiştir.

Umut: İsrail Komünist Partisi’nin Filistin halkının direniş örgütleriyle herhangi bir ilişkisi var mı? Varsa, bu ilişki hangi düzeydedir? Bu güçlerle birleşik bir mücadele geliştirmek için hangi adımlar atılmıştır ya da atılabilir?

Assaf Talgam: İsrail Komünist Partisi, Filistin Nakba’sından ve 1948’de İsrail’in kuruluşundan bu yana İsrail’in Filistinli vatandaşlarının temel siyasi temsilcisidir. Bu nedenle parti, İsrail içindeki Filistinli azınlığın eşitlik, barış ve ulusal haklar için verdiği mücadeleye öncülük etmektedir. Bununla birlikte, İsrail Komünist Partisi ve liderliğinin hem Filistinlilerden hem de Yahudilerden oluştuğunu ve partinin Yahudi ve Arap işçiler arasında kardeşçe işbirliği ve ortaklığı sıkı bir şekilde desteklediğini belirtmek önemlidir.

İsrail Komünist Partisi aynı zamanda işgal altındaki topraklardaki komünist parti olan Filistin Halk Partisi ile de kardeşçe ilişkiler sürdürmektedir. İşgalcilerin İsrail vatandaşları ile Filistinliler arasındaki bağları koparma girişimlerine rağmen, iki parti zaman zaman ortak etkinlikler düzenlemekte ya da ortak bildiriler yayınlamaktadır. İsrail Komünist Partisi liderliği ayrıca işgal altındaki topraklardaki diğer sol siyasi örgütlerle ve FKÖ (Filistin Kurtuluş Örgütü) liderliğiyle de temaslarını sürdürmektedir.

Umut: İsrail Komünist Partisi’nin Filistin sorununun çözümüne ilişkin perspektifi nedir?

Assaf Talgam: İsrail Komünist Partisi iki devletli çözümü desteklemektedir. Yani İsrail işgalinin sona erdirilmesi ve Batı Şeria ile Gazze Şeridi’nde başkenti Doğu Kudüs olan bağımsız bir Filistin devletinin kurulması. Buna ek olarak İsrail, 1948’de ülkeyi terk eden Filistinli mültecilerin Geri Dönüş Hakkını tanımak zorunda kalacaktır. Ayrıca İsrail’in kendi Filistinli vatandaşlarına kolektif ulusal haklar da dahil olmak üzere eşit haklar tanıması gerekecektir. Bu hedeflere, İsrail hükümetini FKÖ ile müzakerelere ve bir barış anlaşmasına zorlayacak olan İsrail ve işgal altındaki topraklarda şiddet içermeyen halk mücadelesi ile ulaşılacaktır.

Umut: Bu cevaplar Türkiye ve Kürdistan devrimcileri, işçileri ve halkları tarafından okunacaktır. Bu temelde, Filistin meselesinde Türkiye ve Kürdistan işçilerine nasıl bir çağrıda bulunursunuz?

Assaf Talgam: İsrailli komünistler olarak, Türkiye ve Kürdistan işçilerine mücadelelerinde sıcak dayanışma ve desteğimizi sunuyoruz. Uluslararası toplum, Filistin halkına destek toplamak ve İsrail’e saldırganlığını durdurması ve Filistin topraklarındaki işgale son vermesi için baskı uygulamak konusunda önemli bir role sahiptir. Siz yoldaşlarımızı, birçoğunuzun zaten yapmakta olduğu gibi, kendi ülkelerinizde bu kampanyalara öncülük etmeye çağırıyoruz.

Bu görev, bölgemizde önemli bir ülke olan Türkiye’de özellikle zorlayıcıdır. Türkiye’nin mevcut hükümeti kendisini Filistin davasının savunucusu olarak sunarken, aynı zamanda İsrail ile ekonomik ve siyasi bağlarını güçlendirmeye devam ediyor. Buna ek olarak, AKP hükümeti Filistin kurtuluş hareketinin ilerici unsurlarına yardım etmek için nüfuzunu kullanmak yerine, bölgede kendi nüfuzunu arttırmak için bir araç olarak kullanmayı umduğu gerici İslamcı hareket Hamas’ı desteklemektedir. Bu ikiyüzlü politikaya karşı çıkmak ve Türkiye’nin Filistin meselesindeki tutumunda bir değişiklik yaratmak Türk ve Kürt işçilere düşmektedir.

Umut: Teşekkür ederiz…




Paylaşın