Seçtiklerimiz, Umut Yazıları

Biz başka alem isteriz (Seçtiklerimiz)

100 yıl. Egemenliğin kayıtsız şartsız millete ait olduğu ilan edilen cumhuriyet artık 100 yaşında. Yüzyıldır halk olarak kendi kendimizi yönetiyoruz. Bizi kimin temsil edeceğine karar vermek için seçimler yapıyoruz. Seçtiklerimiz bizim adımıza yasalar çıkarıyor. Demokrasimiz tehlikeye düşünce askerimiz darbe yaparak demokrasimizi yeniden düzeltiyor. Öyle ya ne de olsa teba düzeni 100 yıl önce son buldu. Artık medeni dünyanın bir parçası olarak, kendi kendimizi yönetiyor, geleceğimizi biz belirliyoruz. Bizim üzerimizde hiçbir güç ve irade yok. Tiyatronun 2. perdesi açılıyor!

Ne yaman çelişki değil mi? Halk olarak kendi kendimizi ve koca bir ülkeyi yönetiyoruz. Dış siyaseti, iç siyaseti belirliyoruz ancak asgari ücret belirlenmesinde karar verici olamıyoruz. Ama saraydaki, meclisteki karar veriyor kendi maaşının ne kadar olacağına. Cömert bir halk olarak bize vekillik edenlere vergilerimizle saraylar yaptırıyoruz ancak kendi başımızı sokacağımız bir dam bulamıyoruz. Kendi kendimizi yönetiyoruz ama yoksul milyonlar olarak kendimiz için tek bir yasa yapamıyoruz. Devletin tapusu milletin de sahi evin tapusu kimin?

Madem halk olarak sen yönetiyorsun bu cumhuriyeti o halde ölüm makinası olan ABD’nin İncirlik’te, Kürecik’te üs kurmasına da sen izin veriyorsun? Mazlum halklara günlerdir bomba yağdıran İsrail’le ticari-askeri anlaşmalara karar veren de sensin o halde. Geçmediğin köprülere, kullanmadığın havalimanlarına para ödeyen olarak şirketlerin zengin olması için yasa çıkaran da sensin. Tek bir kuruş vergi borcunu ödeyemeyip kendini icralık ederken holdinglerin milyon dolar vergi borçlarını bir kalemde sildiren kanunları da sen yapıyorsun. Hastaneleri kendine paralı hale getiren, sömürü yasalarını çıkaran da sensin. Adliye 17 bin çocuğa cinsel istismar dosyalarıyla doluyken çocuklarını korumayan yasalara onay veren de sensin. Öyle ya cumhuriyet halkın kendi kendini yönetmesiyse bunları yapan sensin… Hayır! Ben bu suça ortak değilim diyorsan, hiçbir karar halkla, halkın çıkarına alınmıyor diyorsan o halde bu devletin sahibi başkası. Birşeyi yönetmemiz için onun üzerinde karar hakkımızın olması gerekir. Bu cumhuriyet cefasını çekenlerin değil sefasını sürenlerin devletidir.

Bir düşün! Eğer bu devlet, halkın devletiyse “Kimsesiz işçiler” sloganı atan emekçileri kimin devleti copladı. İşçiler sahibi olduğu devlete kendi kendini coplatmıyorsa, bu devlet 100 yıldır kimin? Patron hakkını vermez üstüne işten atar hakkım dersin polisi arar. Polis hop anında ordadır. Maaşını vergilerimizden alan polis hazır kıta bizi coplamaya yeminlidir. Çünkü polis, devletin sahibinin kim olduğunu bilir ve sahibine hizmette kusur etmez.

İşte cumhuriyetin de, devletin de tapusu üzerine olan ailelerden biri Rahmi Koç. Cumhuriyetin 100. yılı için konuştu. “Başımıza ne geliyorsa nüfus artışından geliyor. Okul yetmiyor, gıda yetmiyor, hastane yetmiyor, hiçbir şey yetmiyor.” Yetmediği doğru ancak gerekçesi yalan. Doyuramıyoruz! Bir avuç sermaye sahibini doyuramıyoruz. Bu asalak sınıfın mensupları, ürettiğimiz tüm değerlerin yüzde 80’ine el koyuyor. Yani doğrusu şu: Başımıza ne felaket geliyorsa bu patronların devletinden, burjuvaların cumhuriyetinden geliyor!

O halde bugün AKP iktidarı ile cumhuriyet elimizden gitmedi. Bu cumhuriyet 100 yıldır zaten işçilerin, emekçilerin, kadınların, lgbti+’ların, ezilen halkların ve inançların cumhuriyeti değildi. O nedenle yoksulların kurtuluş yolu bizim olmayan bu cumhuriyeti korumaktan değil kendi devletimizi, demokratik halk iktidarını kurmaktan, patronların elinden iktidarı almaktan geçiyor.

Peki bu mümkün mü?

Yüzyıldır bu devletin sahibi olan patronlar sınıfı nasıl ki; CHP’sinden, AKP’sine partileri aracılığıyla bizi yönetiyor, sömürü iktidarını sürdürüyorsa, demek ki, işçiler emekçiler de kendi partisiyle bunlardan iktidarı alma mücadelesini sürdürmesi gerekiyor. Başka bir deyişle ‘kimsesiz işçilerin’ kimsesi onun partisidir. Şairin dediği gibi; ”Odur gösteren bize gideceğimiz yolu.“ İşte bu yol sosyalizmin yoludur.

Orada bir avuç sömürü sınıfının siyasi temsilcisi, halk çocuklarını ölüme gönderecek savaş kararları alamaz. Hiç kimse başka devletlerle senden gizli anlaşmalar yapamaz. Kimse sağlıkta, eğitimde, ulaşımda para ödemez. Herkesin insan onuruna yaraşır barınma ve beslenme hakkı ücretsiz karşılanır. Kimse halkın olan toprağı, doğayı talan edemez. Herkes her kademede yönetime ortaktır. Ezcümle sosyalizm senin gibi milyonlarca yoksulun, işçinin, emekçinin, halkların iktidarıdır.

Devrimci varsa umut var!

*Bu makale Devrimci Parti Bülteni’nden alınmıştır

Paylaşın